BUNLARI UNUTMA BEŞİKTAŞLI
Kahvenizi ya da çayınızı alın, arkanıza yaslanın ve bu arşivlik yazıyı keyifle okuyunuz efendim… Özellikle 30 yaş ve altında olan Beşiktaşlılar popüler tabir ile yazının önemli yerlerini “markırlasın”…
Sokağa çıkın, Beşiktaşlılar arasında bir anket yapın. Galatasaray maçları mı? Fenerbahçe maçlarımı sizin için daha önemli diye sorun. Anket sonuçları 30 yaş altında farklı, 30 yaş üzerinde farklı sonuçlar verecektir. Tarihini iyi bilen ve yaşı 30 ve üzeri olan Beşiktaşlılar için, Galatasaray maçlarının önemi her zaman daha fazladır. Fenerbahçe, Trabzonspor maçları da önemlidir ancak, Galatasaray maçlarına bir dava, intikam gibi bakar Beşiktaşlılar. Gariptir, bunu sadece Galatasaraylılar anlamaz. Sokağa çıkın, yoldan çevirdiğiniz herhangi bir Galatasaray taraftarına sorun onlar, Beşiktaşlıların Galatasaray’dan ziyade, Fenerbahçe maçlarına özel hazırlandıklarınız, kendileri olamıyorsa, Galatasaray’ın şampiyon olmasını istediklerini zannederler Beşiktaş taraftarı için. Oysa kazın ayağı hiç de öyle değildir…
86-87’den başlar bu kin! Evet Kin dedim ne kadar üzücü değil mi? Adına futbol denilen bu spor dalında “kin” ifadesini kullanmak ne acı! Ancak bu en hafif tabiri inanın. Dedim ya, 30 yaş ve altında kalanlar bilmez diye, şimdi yazacaklarımı teyit etmek istiyorlarsa, youtube platformuna aynen şu kelimeleri yazarak aratabilirler “Malatyaspor şike” ilk çıkan videoyu izlesinler… İşte Beşiktaşlının adına kin dediğim süreci tam olarak bu sezon başladı… Beşiktaş ile Galatasaray şampiyonluk için kıyasıya yarışırken, Beşiktaş’ın o maçtaki rakibine adam başı 2.5 milyon TL para vermişti dönemin Galatasaraylı yöneticileri. O dönem Malatya spor forması giyen Şeyhmuz, “Şahin, Doğan parası verdiler bize” diye anlatıyordu Murat Özarı’ya adına o dönemlerde “teşvik” şimdilerde ise “şike” denilen bu operasyonu… İtiraflar peşi sıra devam ediyordu Malatyaspor takımında. “Tüm takım aldık parayı. Hatta o hafta oynamayanlara dahi dağıttılar.” O dönemin şampiyonu Galatasaray oldu…
92-93 sezonu ile süreç devam etti. Yine 30 yaş altına referans olsun, youtube üzerinden “92-93 sezonu şike” diye arattığınızda, yukarıdan aşağıya 5.video size referanstır. Beşiktaş içeride Gençlerbirliği ile oynuyor, şampiyonluktaki rakibi Galatasaray ise Ankara’da, Ankaragücü ile mücadele ediyordur. İnönü’de ilk devre 0-1 Gençlerbirliği galibiyeti ile biterken, Galatasaray golleri peşi sıra atıyordu Ankara’da! Galatasaray’ın ilk golünde Ankaragücü’nün 9 numaralı oyuncusu top kaleye giderken kendisini kale çizgisinden dışarı atıyor, Kaleci Zalad tarihi bir performans sergiliyordu! Sezon bittiğinde, 1959’dan bu yana Ankaragücü’ne 1 maçta en fazla 4 gol atabilmiş olan Galatasaray, o sezon 8 gol ile rekor kırıyor, Beşiktaş’ın önünde gol averajı ile sezonu şampiyon tamamlıyordu… Bir iddia da şudur ki, dönemin yöneticilerinden Gençlerbirliği takımının 1. ve 2.kaptanına “Beşiktaş maçında 3 golden fazla yenmemesi adına 2.5 milyar “teşvik” verdiğidir… Şimdi o sezona ait hiç duymadığınız birkaç isim ve soru soralım o zaman.
Soru 1: Ankaragücü ile oynanan ve 0-8 biten maçta Galatasaraylı bir yönetici Ankara “Zor Bar” da Ankaragücü oyuncusu ile pazarlık yaptı mı?
Soru 2: Bu pazarlıkta şimdilerin meşhurlarından, o dönemin oyuncularından 1 Ankaragücü oyuncusu bu pazarlığa aracılık etti mi?
96-97 sezonu ise Rasim Kara’nın ahı olarak akıllarda kalan sezondur… Beşiktaş o sezon dolu dizgin ilerler. Rasim hoca harika bir sezon geçirerek taraflı tarafsız herkesin beğenisini toplar! Ancak serüven futbolda el ile oynamanın en meşru görüldüğü Van deplasmanında son bulur. Yıllar sonra bile hatırlanan o pozisyon. Topun başına genç Sergen geçmiş, yine yaşında büyük muazzam bir vuruş gerçekleştirmiştir. Ancak Vansporun 5 numaralı oyuncusu, barajın 1 metre üzerine zıplayarak sol kolu ile muazzam bir kurtarış yapmış ve maçın hakemi Metin Tokat’ın keskin ve pişkin! Bakışları sonrası hiçbir şey olmamış gibi maça devam etmiştir. Maçtan sonra genç Sergen “Gol olan topa smaç yapılıyor, adam kafasına çarptı diyor böyle birşey görmedim ben” diye isyan ederken, Beşiktaşlı Orhan ise “Bu lig böyle bitmez abi” diye isyan ediyordu sahanın ortasında… Belki o sezon doğranmasa, Türk futbolunun efsane teknik adamlarından birisi olacak olan Rasim Kara ise, bir yandan oyuncularını soyunma odasına sokarken, diğer yandan da maçın hakemine “Ayıptır yahu…” diye isyan ediyordu…
Galatasaray durmuyor ve yıllar sonra dönemin oyuncularından teker teker itiraflar geliyordu. Bu ülkede bir süre teknik direktörlük yapan, 86-87 sezonunda Denizlispor’da oynayan Mesut Bakkal, yıllar sonra yazdığı “Mesut Bir Adamın Hikâyesi” isimli kitabında aynen şu cümlelerle anlatıyordu o dönemi “O sezonun (1986-1987) unutulmaz maçı sondan bir önceki hafta İstanbul'da oynanan Beşiktaş maçıdır! Beşiktaş maçından önce Başkan Ahmet Dardar idmanı izlemeye geldi. O ara antrenman karıştı. Hocadan idmanı bitirmesini istediler. İlk başta anlayamadık biz. Ne olduğunu sorduk. 'Çabuk toplanın İstanbul'a gidiyoruz' dediler. Sonra bize haber geldi, durumu anladık. Meğer Galatasaray bizi ağırlayacakmış. Akşam İzmir'e, İzmir'den de İstanbul'a. Ergun Gürsoy'un (dönemin Galatasaray yöneticisi) bürosunun karşısındaki Dedeman otelinde kaldık. Arada bize gelip, 'Aman çocuklar bizim için bu maç çok önemli' diyorlardı. Maçı da Ali Sami Yen'de oynayacaktık. Bir çanta içinde para geldi otele. Kişi başına düşen para bizim transfer taksitimizde biraz fazlaydı. Maç konuşmasında söylediler; kişi başı ikişer milyondu. Tam o ara yeni çıkan bir arabanın parasıydı. Büyük para. Ali İpek, genel kaptandı. O gün tam maça gidecekken Nihat Hoca, Zafer abiyi kesti. Biz de, 'Zafer abi sen bizi otelde bekle' dedik. O maça gelmedi. Bir yönetici ile 6. kata kilitledik. Maça gittik. Orada bize atlar için kullandıkları haplardan verdiler. Hatta maç içinde bizim Çingene Erhan, 'Mesut, ben kusacağım' demiş, ben de 'Yahu maç içinde nereye kusacaksın' yanıtını vermiştim. Beşiktaş, 1-0 öndeyken 85. dakikada kullanılan serbest vuruşta Denizlisporlu Erol, yaklaşık 30 metreden attığı golle 1-1'lik eşitliği sağladı ve böylece şampiyonluk yarışında son hafta öncesi ipler Galatasaray'ın eline geçti. Otele kendimizi attık. Ali İpek geldi. 'Paralar Denizli'de dağıtılacak.' dedi. Biz de stoper 'Kayış Ahmet'i doldurduk. O çıktı, 'Bu paralar burada dağıtılacak! Hemen odaya çıktık. İkişer deste bir milyon aldık. Herkes nemalandı. Kaleci Adnan 18 yaşındaydı. O da aldı. Nihat Hoca hemen aldı kaçtı. İzmir'e kahraman gibi indik.”…
Farkındayım biraz uzun oldu ama yara derin, yara kapanmıyor… Şimdi anladınız mı neden Galatasaray maçları 1 maçtan fazlası Beşiktaş için? O sebeple bu hafta oynanacak derbi, Beşiktaş için Rasim Kara demek! 86-87 sezonu demek! 92-93 sezonu demek!