CEBİNDE PARAN VARSA EN BAĞIMSIZ SENSİN
![CEBİNDE PARAN VARSA EN BAĞIMSIZ SENSİN](https://oncevatancomtr.teimg.com/oncevatan-com-tr/images/haberler/no_headline.jpg)
Artık zaman değişti, güçlü veya zeki olanın değil parası olanın sözünün geçtiği bir dünya burası. Namus, din, vatan kavramları anlamını yitirdi. Kimse kan dökerek toprak fethetmiyor artık. Gerek yok çünkü savaşmaya, zahmetli şeyler bunlar. Bastırıp parayı yerleşiyorsunuz, o kadar. Tapu mu.. Sadece bir kağıt parçası. Üstünde yaşayan, zevkini çıkaran sen olmadıktan sonra tapusu senin olsa ne yazar...
Bu nedenle artık ulus devlet kavramı da anlamını yitirmeye başladı. Halk aç olunca toprağın sahibi mi olmuş, ırgatı mı.. Farketmiyor. Paran yoksa zaten toprağını da koruyamıyorsun. Paran yoksa zaten zengin ülkelerin sömürüsüne açık hale geliyorsun. Toprağında köle oluyorsun.. Ne için! Para... Ulus devletsin ama köylüne istediğin ürünü ektiremiyorsun, fabrikada istediğin teçhizatı imal edemiyorsun. Neden.. Çünkü paran yok. Zengin ülkeler seni öyle bir kıskaca alıyor ki yavaş yavaş sadece onların ihtiyaçlarını karşılayacak, onların istediği ürünü üretecek bir ülke haline geliyorsun.
Neden.. Çünkü ihracat diye bir şey uydurmuşlar ve seni bu şekilde kendilerine bağlamışlar. Mesela; Parayı veriyor, bana fasulye üretirsen alırım, domatese ihtiyacım yok diyor. Sen başlıyorsun o ülkeye ihracat yapacağım, ülkeye döviz getireceğim diye fasulye üretmeye. Bu sefer domates üreten olmuyor, çünkü domates para kazandırmıyor. Ülkede domates kalmayınca sen de başka bir ülkeden parayla domates alıyorsun. Bir garip ticaret. Fasulye ihraç et, kazandığın dövizle domates ithal et, elde ne kadı.. Sıfır.
İşte bu şekilde sen yavaş yavaş kendi kendine yetemeyen bir ülke haline getiriliyorsun. Zengin ülkelerin bu ticaret sarmalı içerisinde para kazandım zannediyorsun bir zaman sonra kazandığından dağa fazlasına dışarıdan ürün ithal ediyorsun. Bu çok basit bir örnekti, bunu sanayii, eğitim, turizm gibi pek çok sektörde örneklendirebilirsiniz. Turizm deyince "Ne alaka" diyenleriniz olabilir.. Tatil bir ihtiyaçtır. Boşuna mı dünyanın dört bir yanından cennet ülkemize denizimizin, güneşimizin, muhteşem doğamızın tadını çıkarmaya geliyorlar. Hatta pek çok gelişmiş ülke halkını tatile teşvik eder. Eskiden biz de giderdik tatile. Gidemesek bile alırdık nevalemizi dolmuşa atlayıp bir deniz kıyısına iner, pikniğimizi yapar, denizde yüzer, evimize dönerdik. Ya şimdi.. Bütün sahiller işgal altında. Heryer otel, restoran oldu, kumsallar şezlong, şemsiye mafyasının elinde, en güzel koylar kiralanmış sosyetik beach'lerle doldu. Deniz memleketimde halkım hizmet alan değil, hizmet eder hale geldi. Neden.. Çünkü parayı bastıran sahili işgal etmiş, parası olan halkmı hizmetkar etmiş. Tamamen turizme odaklanmış herşey, herşey ateş pahası. Otelin bir gecelik konaklama fiyatı aylık asgari ücretinle eş...
Dedim ya tapusu senin olsa ne yazar, parası olan senin toprağında keyif sürüyor, sen de üç beş kuruşa ona hizmet ediyorsun. İsrail devletinin kurulması, Filistin topraklarını fakir halktan satın alıp yayılması ve şu an dünyaya kafa tutar bir hale gelmesi çok somut bir örnek.
Bağımsızlık toprakla olmaz, ekonomik güçle olur.
CEBİNDE PARAN VARSA EN BAĞIMSIZ SENSİN.
Yalancı mıyım?