SEVGİ PAYLAŞTIKÇA BÜYÜR
Bu hafta size paylaşmayı, sevgiyi anlatan harika bir hikayem var. Gerçek sevgiyle sevginin edebiyatını yapanlar arasında bir ayırım olabilir miydi? İşte bu hikaye gönül bağları için.
Dervişler birbirine karşı gönülden bağlıydılar. Ama hocaları bu konuda öğrencilerine gönülden bağlı olmayı unutulmaz bir örnekle anlatmak istemişti. Onları bir akşam yemeğine davet etti…
Öğrenciler gönülden bağlı olmanın yemek ile nasıl ölçüleceğini merak etmişlerdi. Gün geldiğinde öğrenciler hocanın hanesine geldiler. Herkes sonucu merak ediyordu. Öğrenciler yuvarlak yer sofralarındaki yerlerini aldılar. Menüde hiçbir değişiklik yoktu. Her zamanki gibi derviş çorbasıydı. Yalnız bu kez kaşıklarda bir anormallik vardı! Hepsinin sapları neredeyse kol kadar uzundu. Her öğrenci birbirine baktı. Gülüşenler bile oldu… Nihayet hocaları da gelmişti…
Kendisi de bir sofraya oturdu. Öğrencilerine seslendi:
-Buyurun afiyet olsun…
Herkes eline kaşığı aldı ama kimse birbirine yakın oturulmuş sofrada kaşığı çevirip de ağzına götüremiyordu. Bir iki deneme yaptılar ama her defasında zorlandılar…
Bu davete sebep olan iki öğrenci vardı ve onlar durumu ibretle izliyor bir anlam çıkarmaya çalışıyordu… Bu arada hocanın sesi duyuldu:
-Çorba da pek nefis olmuş değil mi?
Demek ki çorbayı hoca efendi rahatça içiyor… Ama nasıl? Hepsi hocanın çorba içişine baktı. Herkes şaşırmıştı. Çünkü hocaları elindeki uzun saplı kaşık ile çorbayı alıyor ama kendi ağzına götürmeye çalışmıyordu. Tam karşısındaki oturan öğrencisinin ağzına uzatıyordu.
O öğrenci de aynısını yapıp kendi eliyle uzun saplı kaşıktaki çorbayı hocasına sunuyordu.
Herkes bu kaşıklarla çorbanın nasıl içilebileceğini anlamıştı. Herkes birbirine ikram ederse, çorba içmek mümkün olabiliyor ama herkes kendi imkânıyla kendi ağzına çorba götürmeye çalışırsa mümkün olmuyordu.
Bunun üzerine herkes hocasının yaptığı gibi tam karşısındakine çorbayı içirmeye başladı. Herkes birbirine içirdiği için herkes yine çorba içebilmişti. Bu test örneğinden sonra dedi ki hoca: “Eğer bir konuda gerçekten sevgi samimi olursa herkes birbirine ikram edeceği için her sorun çözülür. Çözümlenmeyen sorunlar, herkes kendisini kurtarmak peşinde olduğu içindir.”
MASTER ŞEF SERHAT VE SİHİRLİ TARİFLER
40 yıllık dostum, müthiş organizasyonlara imza atan sevgili Hakan Yanar çağırırsa uçarak giderim. İşte Yalıkavak Mezra Restorant böyle bir davet oldu benim için. 20-25 kişilik dost meclisiydi bizimki. Bu arada yeni tanıdığım ama enerjisiyle bana yıllardır tanışıyormuş hissi veren Elele ve lezzet dergisi genel yayın yönetmenliği günlerinden ismen bildiğim sevgili Nevin Sarıpınar'da bu organizasyonun Hakan'la beraber mimarlarındandı. Şefimiz Serhat Doğramacı yaklaşık 9-10 senedir aşçılık yapıyor. Amerika ve Almanya'da çalışan 2020 Master Chef şampiyonu. Master Şef Serhat yolculuğunu ; ''Bazen son değil sona giden yolculuktur önemli olan. Herkes kazanabilir, eğer bunun bir üstünü yapmak istiyorsanız bu nasıl kazandığınız ve kimleri geçtiğinizle alakalıdır. 'Basit bir şekilde şampiyon olacağım' dedim 'ukalalık' sandılar. Açıkladım, 'kıvırma' dediler. Uyguladım, 'oynuyor' dediler. Ama bakın şampiyon oldum'' diye anlatmış. Mezra restorant yeşilliklerin arasında her detayı çok ince düşünülmüş bir mekan. Bu arada müziklerde DJ Doğuş Cabaksor hepimizi coşturdu. Lezzetler muhteşemdi. Mutlaka rezervasyon yaptırıp yolunuzu ordan geçirin isterim.
FİT MENÜ DENİNCE AKLA HEMEN İKON GELİR
Happy Moon’s Grup olarak 2020 yılında açtıkları yeni marka İKON, daha uzmanlaşmış mutfak, daha profesyonel servis anlayışı ile yeme-içme sektörüne yepyeni bir soluk kazandırdı ve hızla şubelerini yeni konseptlerle tanıştırıyor. .
Yeme içme sektöründe her geçen gün büyüyen Happy Moon’s grubun deneyimini yansıtan markası , Dünya mutfağından seçkin lezzetlerini, dikkat çeken şık mekan tasarımı ile birleştiriyor.
Hem ortam - ambiyans olarak şıklık, elitlik arayan hem de lezzet ve doyuruculuğu da göz ardı etmeyen niş bir pazara hitap ediyor. Ben bu hafta sevgili Ece Vahapoğlu'nun ev sahipliğinde ve elbette OptiFibreişbirliğiğle hazırladığı 'Fit Menü' tanıtımındaydım. Bodrum Yalıkavak'ta bulunan İkon bize son derece sağlıklı, muhteşem bir menü hazırlamış, tabii sevgili Ece'nin müthiş fikirleriyle. Her şey çok lezzetliydi. Mutlaka uğrayın derim.
TURUNCUNUN BOLLUK BEREKETİ EVİDEA'DA HAYAT BULDU
Evidea’da Yaz’ partisi Bodrum’da kutlandı.
Ev yaşam sektörünün lider markalarından Evidea’nın Bodrum’da düzenlediği ‘Evidea’da Yaz’ partisine katıldım.
Trend ürünleriyle yaşam alanlarına anlam katan Evidea, beni benden aldı. Kapıdan girer girmez turuncunun muhteşem enerjisiyle gülümseyerek bizi karşılayan yüzler içimizi ısıttı. Hızla mağazalaşan ve büyüyen Evidea’nın Bodrum Midtown AVM’de 13 Temmuz Perşembe günü gerçekleşen etkinliğe sevgili arkadaşım Ece Vahapoğlu ev sahipliği yaptı.
Etkinliğe katılan davetliler ve elbette ben çiçek yapım atölyesinde yaratıcılıklarımızı konuştururken DJ Mert Hakan’ın canlı müzik performansıyla da doyasıya eğlendik. Yazın enerjisini yansıtan turuncu konseptiyle hazırlanan etkinlik renkli görüntülere sahne oldu. Elbette bu arada dostlarımı görüp onlarla sohbet etme fırsatımda oldu.
Davete katılanlar arasında Şebnem Özinal, Nihan Kayalıoğlu, Başak Dizdar, Sedef Gürler, Gizem Budak, Ezgi Doğan ve Hande Arıcan vardı.
BUBİ ART VE İKONALAR
MAJİ Art Gallery, 2023 Yaz Dönemi’nde Titanic Luxury Collection Bodrum Hotel'de,
BUBİ’nin “İKONALAR” isimli sergisini 15 Temmuz Cumartesi günü açıldı. BUBİ - İKONALAR Sergisi’nde sanata anlam katmak ve keyifli bir sanat ortamı oluşturmak için buluşuldu. İKONA, ağırlıklı olarak Yeşua, Maşiah, Miryam gibi Azizler ve Melek şeklinde figürler üzerine yoğunlaşan dini sahnelerin resimlerle anlatıldığı, Doğu ve Batı Ortodoks Kilise kültürlerinde duvarlarda sergilenen, pano, rölyef, tablo gibi eserlerin tümüne verilen isimdir.Oysa Bubi diyor ki;Benim ikonalarım ise dini değildir.
Biçim olarak Ortodoks ikonalarını andırmasına rağmen sıradan insanların yanında silahları hayvanları, çizgi kahramanlarını ve özellikle “Öteki”yi kendine konu eder.
Kimi zaman da birer tabu kırıcı olarak “Korkuluklar”a çıkar.MajiArt Gallery’de gerçekleşen solo sergide, BUBİ’nin sanatındaki farklı bakış açılarını gözlemliyoruz. Birçok fantastik kahramanı adeta ikonalaştırıp kutsallaştıran BUBİ bizi duygusal bir zaman tüneline götürüyor.
BUBİOtodidakt olan sanatçı, yapıtlarında geometrik kompozisyonlardan tuval üzeri tekstil çeşitlemelerine kadar uzanan kavram dizinlerini çalışmaktadır. Bubi, ağırlıklı olarak boyanmış bez kordonlarını, yatay ve dikey kafes biçimleri ile örgüsel bir kompozisyon düzeni içinde bir araya getirir. Yapıtları klasik tuval resmi karşısında, teknik ve estetik bir uygulama olarak yeni özgün bir seçenek oluşturmaktadır.
DOĞRU ADRES BULUNMALI
Kızımın gözleriyle ilgili ufak bir sorun yaşadığım için Bodrum Acıbadem Hastahanesi Göz bölümüne gittik ve operatör dr. Emre Çakır'la tanıştık. Aurası ışıltı dolu, 'merhaba' deyişiyle enerjisini ve empati yapabilme gücünü hemen hissettiren harika bir doktor. Hastasıyla çok ilgili,güven veren 'evet, doğru yerdeyim' dedirten biri. Biz onu çok sevdik, eğer gözle ilgili bir ihtiyacınız olursa Emre Çakır ismini unutmayın derim.
ASLA PES ETME İLERLEMEYE DEVAM ET
İkigai’ın yazarı NobuoSuzuki’ den müthiş bir kitap geldi. Japonlar onca savaştan ve doğal afetten sonra sizce hayatlarını nasıl yeniden inşa ettiler ve etmeye devam ediyorlar.Bu halkın, tıpkı Zümrüdüanka gibi küllerinden yeniden doğmasının sırrı, Japonca bir terim olan ve “Elinden gelenin en iyisini yap, asla pes etme, devam et!” şeklinde ifade edilebilecek “ganbatte” felsefesinde yatmaktadır.Dünyadaki pek çok ülkede bir sınava, iş görüşmesine girmeden ya da bir yarışmaya başlamadan önce “iyi şanslar” dilenirken Japonlar birini çaba göstermeye teşvik etmek için “ganbatte” ifadesini kullanır. Bu, gösterilen tutum bakımından büyük bir fark yaratır, çünkü iyi şans dış unsurlara bağlıdır, yani kaderi kişinin dışında konumlandırır. Ganbatte ise kişinin içindeki güce ve olanaklara yöneliktir, yani olacak olan bireysel çabaya bağlıdır.Ganbattefelsefesini anlatan bu ilham verici kitap, bize tüm engelleri nasıl aşacağımızı ve her ne yapmak için yola çıkarsak çıkalım cesaret ve motivasyonla nasıl ilerleyeceğimizi öğretiyor.GANBATTE, Japonların dayanıklılık ve kişisel gelişim sırrı üzerine yayımlanmış dünyaca ünlü bir ilk kitaptır.
BİRAZ FAZLA OLMADI MI?
Ben İbrahim Tatlıses’ i dinlemem, tarzım değildir, yanlış bulduğum çok yanı vardır, çok kızarım. Ama sevenlerine sonsuz saygım vardır bu arada onu da belirteyim. Geçen günlerde bence içinde en küçük art niyet barındırmayan, bir kaç söz sarfetti. İbrahim Tatlıses, sosyal medya hesabından çocuk oyuncu Beren Gökyıldız'la ilgili paylaşımda "Yeşil Vadi'nin Kızı'nın 5-6 kilo vermesi gerek. Kiloyu verdiği zaman yanaklarının şişi de inecek. Ben güzel kızımızı Ankara'da profesörün kebap salonunda görmüştüm kebaba düşkünlüğü sürmez inşallah" dedi. Paylaşımın ardından Tatlıses ile yıllar önce kebapçıda çektirdiği fotoğrafı paylaşan çocuk oyuncu ise "Bahsi geçen kebapçı" diyerek kalp emojisi koydu. Bir anda çılgınca saldırıya geçildi. 71 yaşındaki sanatçıyı hedef alan isimlerden biri de sunucu SerapPaköz oldu. Tatlıses'e yönelik sert ifadeler kullanan Serap Paköz, "Şiddete meyilli insanların eli dursa ağzı durmaz. İbrahim Tatlıses bu ülkede şiddetin ağababasıdır. Fiziki şiddet uygulayamayacak hale gelince psikolojik şiddete başvuruyor. Şaşırdık mı? Ben hiç şaşırmadım. Şiddet yanlısı olmak bir karakter sorunudur ve kişi kendini bundan alıkoyamaz. Hâlâ 'İmparator' diye baş tacı yapanlar da en az onun kadar kışkırtıcıdır" açıklamasını yaptı. Biraz fazla ağır olmamış mı? Bunu gündemden uzaklaşmış biri yapsa ‘hah tamam, gündeme gelmesi lazım, İbrahim Tatlıses iyi bir malzeme olmuş’ derdim ama koskoca Serap Paköz’ün böyle bir şeye ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Yoksa yanlış mı hatırlıyorum?Lao Tzu, öykülerini şu nasihatle tamamlarmış: Yargılamayın ve acele karar vermeyin! O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Yaşamın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında yorum yapmaktan ve sonuç çıkarmaktan kaçının! Yargılama aklın durması halidir. Yargılayıp kararınızı verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısıyla gelişmeyi durdurur.
Bu haftayı Edip Cansever’insözleriyle bitireyim; "Sevgide sevgisizlik, sevgisizlikte sevgi arayan insanlar ülkesi burası. Birincisinde yabancılık ve korku, ikincisinde melankoli ve erdemsizlik."
Sevgi ve ışığınızla parlayın.