Gece Yarısı Güneşi - 60
• Aman Allah’ım Sarp sen, sen nasıl geldin buraya? Çıldırdın mı? Bu kıyafet? Ya yakalanırsan? Yüce Tanrım bize yardım et, yalvarıyorum sana, diyebildi…
Sarp:
• Canım sevgilim senin için her şeyi yaparım biliyorsun. Seni görmeden, sana dokunamadan ayrılmana gönlüm razı olmadı. Biz de Metin’le bir plan yaptık, işte şimdi yanındayım. Hem bak Metin de burada.
Sara az ileri de onları seyreden Metin’e baktı, eliyle işaret ederek onu da çağırdı. Sara, adadan ayrılmadan önce hem sevdiği adam, hem de onun kader arkadaşıyla yan, yanaydı. Uçağın kalkış saatine dakikalar kala yaşadığı bu sevinç, ona Tanrının bir armağanı olmalıydı.
Bu sırada uçağa biniş anonsu duyuldu…
Sara, Magosa’dan ayrılmadan önce kaleme aldığı mektubu Sarp’a verdi. Elleri, bedeninin her zerresi tir, tir titriyordu. Söylemek istediği veda cümlecikleri boğazında düğümlendi!
Sarp’ın yeşil gözlerine özlemle baktı ve sadece; ’’Sarp’ım seni çok seviyorum. Seni ömrümce bekleyeceğim’’ diyebildi…
Sarp’a sımsıkı sarıldı; titreyen dudakları, Sarp’ın gözyaşlarıyla ıslanan dudaklarıyla birleşti. ‘’Hoşça kal aşkım, hoşça kal erkeğim’’ fısıltısıyla birlikte Sara, salonu aydınlatan loş ışıkların arasından kayboldu!
Sarp, kasılmış bedeniyle kımıldamadan öylece kala, kalmıştı!
Sara’sı artık yoktu! Onu kim bilir bir daha ne zaman görebilecekti? Olduğu yere mıhlanmış gibiydi. Duygularının isyanı, her yanını saran ayrılık acısı ile birleşmiş adeta insan şeklinde yontulmuş bir taş kütlesine dönüşmüştü. Ne kımıldayabiliyor, ne de bir şey söyleyebiliyordu! Yaşadığı ruh hali tam bir şoktu…
Metin, kan kardeşinin bu haline daha fazla kayıtsız kalamadı. Yavaşça koluna girdi:
• Haydi, kardeşim kendine gel. Burada daha fazla kalamayız. Bir an önce gitmemiz gerek, dedi.
Bu arada BG Kontenjanında görev yapacak yeni personel salona girmeye başlamıştı. Bu durum, Sarp ile Metin’in Türk kesimine geçmeleri için bulunmaz bir fırsat olacaktı.
Onlarda öyle yaptılar, adaya yeni gelen BG askerlerinin arasına karışarak, kuzeye Türk kesimine gidecek olan araca bindiler. Kısa bir süre sonra onların da içinde bulunduğu araç Lefkoşa’nın Türk kesimine doğru hareket etti…
İçinde bulundukları BG araç Lefkoşa’dan sonra Girne’ye geldiğinde, alışveriş bahanesi ile indiler. Ara sokaklara karışıp gözden kayboldular. Bir hayli rahatlamışlardı.
Kurguladıkları senaryoyu başarıyla uygulamışlar, Sarp adadan ayrılmadan önce son bir kez da olsa sevdiği kadını, Sara’sını görmüştü…
Metin’le vedalaşan Sarp, Girne’ye döndüğünde hava yeni aydınlanmış, horoz sesleri günün başladığını müjdeliyordu. Ama o öylesine mutsuzdu ki! Sevdiği kadını bir daha ne zaman görebilecekti? Bundan sonra onsuz yaşam nasıl olacaktı?
O da yakında adadan ayrılacak, kim bilir nereye tayin olacaktı?
Bu düşünce karmaşası içinde birliğine yine arka kapıdan girip, kimseye görünmeden odasına çıktı. Odasına girip yatağına uzandı. Sonra da sevdiği kadının ayrılmadan önce ona vermiş olduğu mektuba baktı.
O mektup ki Sara’dan ona kalan en son hatıraydı…
Mektubu açtı ve yavaşça okumaya başladı:
‘’Canım Sevgilim;
Biliyorum ki, sen bu satırları okumaya başladığında ben artık adada olmayacağım. Ama inan ki kalbim, sevgim, ruhum ve bedenim seninle olacak. Sarp’ım seni asla unutmayacağım, seninle yeniden kavuşabilmenin hayaliyle yaşayacağım. İnanıyorum ki, bir gün yeniden birlikte olacağız. Ayrı geçen günlerimizin acısını çıkaracağız.
Aşağıya benim Finlandiya’daki adresimi yazıyorum. Yeni görev yerim belli olunca oranın adresini de yazacağım. Lütfen bana yaz, beni habersiz bırakma bir tanem. Seni çok seviyorum. Bir gün ama bir gün mutlaka yeniden kavuşacağımızı biliyorum aşkım. Yalnızca senin, Sara’n’’
Devamı yarın