Gece Yarısı Güneşi - 96
- Tamam, komutanım. Birliğime neden dönmediğimi, bu süreçte yaşadığım her şeyi anlatacağım. Ama bu oldukça uzun bir zamanınızı alacak, dedikten sonra anlatmaya başladı…
Sarp Kıbrıs’ta başlayan bu süreci anlatırken; Söze şöyle başladı:
- Size anlatacağım ne varsa hepsi gerçek. Çünkü hepsinin tanıkları var. Onlara inanmasanız dahi anlatacağım her şeye tanık olmuş Yüce Rabbim var. Anlattıklarımı dinledikten sonra bana: ‘’Bak Üsteğmenim senin gibi başarılı bir subaya yakıştı mı bunlar’’ Diye sorarsanız? ‘’Vereceğim cevap şu olacaktır. Evet, beni benden daha çok seven, yabancı da olsa büyük bir aşkla sevdiğim bu kadın her şeye değer. Ne yaptıysam ona kavuşmak, onunla birlikte olabilmek için yaptım. O süreci yeniden yaşasam, aynı şeyleri bir kez daha yaparım…’’
Sarp üsteğmenin daha söze başlamadan yapmış olduğu bu tespit.
Komutanını ve diğer albayı çok etkilemişti. Büyük bir merakla Sarp’ın anlattıklarını dinlemeye başladılar…
Sarp Üsteğmen yaklaşık iki yıldan beri ne yaşadıysa anlattı. Kurduğu her cümlenin içinde Sara’ya olan büyük sevgisi vardı. Ne yaptıysa ona kavuşabilmek, hayatının sonuna kadar onunla yaşayabilmek için yaptığını söyledi.
Sarp Üsteğmeni büyük bir dikkatle dinleyen bu iki üst rütbeli subay; Sarp’ın anlattıkları bittikten sonra ne diyeceklerini bilememenin verdiği şaşkınlıkla bir süre sessizce Sarp’ı süzdüler.
Sarp Üsteğmen, anlatmış olduğu yaşam gerçeğinin verdiği iç rahatlığı ile onların ne diyeceklerini bekliyordu…
Söze ilk giren Okul Komutanı oldu:
- Bak evladım ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Bunca yıllık meslek hayatımda böylesine büyük bir sevdaya ne tanık oldum, ne de duydum! Hele ki, sevdiğin kadına ulaşabilmek için almış olduğun bunca riske, mesleki kariyerini dahi hiçe saymana, ne diyeceğimi bilemiyorum. İçimden gelen bir ses; sevdiği uğruna her şeyi göze alan bu genç adama helal olsun dememi fısıldıyor. Diğer taraftan görevime olan bağlılığım ise senin bunca zaman birliğinden ayrı oluşunun yasal bir yaptırımının olmasını emrediyor!
Okul komutanı bu konuşmasından sonra; ‘’Bu arada siz ne dersiniz Albayım’’ diyerek; Genel Kurmaydan gelen istihbarat görevlisi albayın da fikrini sordu
Genel Kurmay İstihbarat Şubeden gelen Albay;
- Değerli albayım, ben de en az sizin kadar şaşkınım. Bu genç üsteğmenin her şeyi göze alarak, sevdiği kadına ulaşmak için yaptıklarını dinlediğimde; gençlik yıllarım aklıma geldi. Ben de hayat arkadaşımla görüşmek için neler, neler yapmıştım. Ama Sarp Üsteğmen gibi, yurt dışında ona verilen önemli bir görevi tamamladıktan sonra birliğine döneceği yerde sevdiği kadının peşinden hele ki yabancı bir ülkeye gidip firari duruma düşmesi, ne yazık ki çok üzücü bir durum. Bu onun özelidir diyerek, bu durumu geçiştiremeyiz. Bizim görevimiz üsteğmenin yapmış olduğu bu disiplinsizlik karşısında askeri ceza kanunu ne diyorsa onu yerine getirmemizdir.
Anlaşılan o ki, Sarp’ın anlattıklarını, yaptıklarını hayranlıkla dinleyen bu iki albay; görevlerinin icabını yerine getirip Sarp’ı askeri mahkemeye sevk edeceklerdi…
Okul Komutanı Genel Kurmaydan gelen albayı da dinledikten sonra;
- Tamam, üsteğmenim. Samimiyetle anlattığınız her şeye inanıyoruz. Ama görevimiz gereği bizim de hem astlarımıza, hem de üstlerimize karşı sorumluluklarımız var. Bu nedenle seni askeri mahkemeye sevk edeceğim. Birliğinden izinsiz olarak ayrılışın, yabancı bir ülkeye izinsiz gidişin hakkında mahkemede görevli hâkimlerin vereceği kararı, bize anlattıkların ne kadar etkileyecektir bilmiyorum! Ama inancım o dur ki, onlarda senin anlatacakların karşısında çok etkileneceklerdir. Hakkında hayırlısı olsun. Şimdi görevinin başına dönebilirsin. Askeri mahkemenin belirleyeceği yargılanma gününü sana bildireceğiz.
Devamı yarın