KARAR VERME ZAMANI
Bu konuya birazdan yine değineceğim. Ama önce dünyada yılbaşı nasıl kutlanmış ona bakalım. Yeni yıla ilk “onlar” merhaba dedi. Pasifik’te bir ada olan Kiritimati adası, Türkiye saatiyle 13.00’te 2024’girerken, bu adayı Yeni Zelanda ve Avustralya izledi. Avustralya’nın Sydney kentinde tam 8 ton havai fişek atıldı, saat tam 12’yi gösterdiğinde ortalık ışıl ışıldı.
Asya ülkeleri ise kendi geleneklerine uygun olarak yeni yılı karşıladılar. Güney Kore’nin başkenti Seul’de tam yeni yıl saatinde çan çalındı. Çin’deki havai fişek gösterisi yine muhteşemdi.
Ortadoğu ülkelerine bir bakalım. Birleşik Arap Emirlikleri’nde ülkenin en lüks ve görkemli şehri Dubai’de bulunan Burj Khalifa adlı meşhur gökdeleninden havai fişekler atılırken kimse "Müslüman bir ülkede yılbaşı kutlanır mı?” diye sormadı. İşin içine para girince bazı tartışmalar rafa kalkıyordu demek ki. BAE ve Katar görkemli partilerle “yeni yıla merhaba” derken, Filistin yine kan ağlıyordu.
Rusya ise ülkesi savaşta olduğundan bu yıl Moskova’da havai fişek gösterilerine izin vermedi. Hatta Rusya Başkanı Vladimir Putin, Rusya’da yılbaşı kutlaması yapan kaçak göçmenleri toplayıp askere aldı.
Yeni yıla son giren ülkeler ABD ve Meksika’ydı. ABD’de kutlamaların merkezi yine New York’tu. Meridyenlerin konumuna göre hazırlanan bu yılbaşı kutlama diziliminde en ilginci Samoa adasıydı. Kendisinden 164 kilometre uzaklıktaki Amerikan Samoası yeni yılı tam bir gün sonra kutladı.
Makalemizin başında değindiğimiz konuya geri dönersek eğer; 80’lerden bugüne hayatımızda çok değişiklik oldu ama ya ne gelişti? Ahizeli telefonlarımız son derece gelişti, önce bir cep telefonuna sonra bir bilgisayara dönüştü, elimizden düşmez oldu. Ama biz? Biz ne kadar değiştik? Ne zaman biri halk röportajında ülke sorunlarını dile getirmeye çalışsa, hemen oradan biri, “çıkar telefonunu” diyor. Ya tamam, telefonlar gelişti de, bizim sorunlarımız bitti mi?
Cep telefonları artık hayatımızın merkezinde. Oradan sadece konuşmakla kalmıyor, dünyanın her yerine mesaj atıyor, sayısı milyonları bulan chat programlarından en az birini kullanıyor, havale ve eft işlemlerini dahi telefonlardan yapıyoruz. Hal böyle iken, bu devirde kim telefonsuz yapabilir? Cebimizdeki telefonu, hayatın iyi olduğuna dair bir kriter olarak göremeyiz.
Dünyada fırsat eşitsizliği ve gelir dengesizliğindeki uçurumun derinliği her geçen gün artarken, telefonun markası o, ya da bu olmuş, ne fark eder? Türkiye için önemli olan, bir an önce kararını vermesi gerektiğidir. Batıya mı yönelecek, Doğu’ya mı? Yoksa kendi öz geleneklerine mi dönecek? Ülkenin bir yanında Orta Asya, diğer yanda Ortadoğu diğer ucunda Avrupa ülkeleri duruyor. Fakat Avrupa’ya gidince bizleri Arap sanıyorlar. Arap ülkelerine gidildiğinde ise yine hor görülen biz oluyoruz. Orta Asya Türk devletleriyle de bir iki resmi toplantının dışında kültürel bir entegrasyon çabası içine girildiğini düşünmüyorum. Uzun lafın kısası, sentez kavramlarını bir kenara bırakıp, kültürel anlamda Türkiye artık kararını vermeli. Yoksa bu gidişle, yılbaşını birer gün arayla kutlayan Samoa Adası’ndan daha çok ayrışırız.